Türkiye'deki gıda takviyeleri pazarına dair son durum ve veriler hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
Türkiye’de gıda takviyesi sektörü hepimizin de gözlemlediği gibi hızla büyüyor. Hatta öyle ki son rakamlar 300 milyon dolarlık bir pazar haline geldiğini gösteriyor.
Kişisel gözlemimi paylaşmam gerekirse pandemi sonrası bu pazar adeta patladı diyebilirim, çünkü insanlar bağışıklıklarını güçlendirmek ve sağlıklı bir yaşam sürmek için daha çok takviye arar oldular.
Türkiye'de gıda takviyeleri pazarının en büyük kesimini 25-45 yaş aralığındaki bireyler oluşturuyor. Bu yaş grubunda özellikle çalışan kesim, stres ve enerji ihtiyacı için vitamin ve mineral desteği arayışında.
Ayrıca ebeveynler çocuklarının bağışıklığını güçlendirmek, yaşlılar ise sağlıklarını korumak adına gıda takviyelerine yöneliyor.
Tüm bu tüketim eğilimleri, pazarı dinamik tutuyor ancak bu ürünlerin doğru kullanımını ve bilinçli tüketimi sağlamak için daha çok farkındalık yaratılması gerekiyor.
"İlaç ile zehri ayıran dozudur"

Gıda takviyelerinin yanlış veya gereksiz kullanımı sonucunda yol açabileceği sağlık sorunları nelerdir? Özellikle sahte ürünlerin sonuçları nelerdir?
Takviyeler deyip geçmeden Paraselsus’un “İlaçla zehri ayıran dozudur’’ sözünü hatırlamak gerek.
İhtiyaç dahilinde, bir uzmanın yönlendirmesiyle kullanılan güvenilir bir takviye fayda yaratırken, gereksiz kullanım ve yanlış ürün seçimi de bir o kadar zarar verebiliyor.
Özellikle yağda çözünen vitaminlerin (A, D, E, K) fazlası vücutta birikiyor ve ciddi yan etkiler yaratıyor.
Örneğin, A vitamini fazlalığı toksik etkilere yol açarak karaciğer hasarına neden olabiliyorken, D vitamini toksisitesi hiperkalsemiye (kandaki kalsiyum seviyesinin aşırı yükselmesi) yol açarak böbrek fonksiyonlarını bozabiliyor.
Demir takviyeleri gereksiz yere alındığında ise serbest radikalleri artırarak oksidatif strese sebep olabiliyor.
Sahte ürünler en tehlikelisi
Sahte ürünler ise işin en tehlikeli boyutu. Sosyal medyada ve internet sitelerinde kontrolsüz şekilde satılan sahte gıda takviyeleri ciddi riskler barındırıyor.
Bu ürünlerde genellikle belirtilmeyen aktif maddeler, ağır metaller ve kimyasal kontaminasyonlar bulunabiliyor.
Amerika'da her yıl yaklaşık 23 bin kişi yanlış gıda takviyesi kullanımı nedeniyle acil servise başvuruyor.
Türkiye'de ise bu konuda net bir istatistik bulunmamakla birlikte, sahte ürünlerin yol açtığı böbrek ve karaciğer yetmezliği gibi vakalar kaydediliyor.
Bu yüzden bireylerin yalnızca güvenilir kaynaklardan ve sağlık profesyonelleri kontrolünde takviye alması hayati öneme sahip.
INFLUENCER’LARI DEĞİL UZMANLARI DİNLEYİN!
Gıda takviyelerinin tavsiyesini kimler vermeli veya vermemeli? Sağlık profesyonellerine düşen görevler nelerdir?
Burada iş tamamen biz uzmanlara düşüyor. Gıda takviyelerini sadece sağlık profesyonelleri önermeli.
Bedenin ihtiyaçları kişiye özgü olduğu için, takviye kullanımı da bireyin ihtiyaçlarına hatta kan parametrelerine göre olmalı.
Bilinçsiz bir şekilde alınan ürünlerin vücuda verdiği zararları haberlerde sıkça görüyoruz. Ancak sosyal medya çağında bu durum biraz karmaşık bir hal aldı. Etkileyiciler (“influencer”lar), bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadan ürün tanıtımı yapıyor ve maalesef birçok kişi buna inanıyor.
Örneğin, sosyal medyada popülerleşen "bu ürünle kilo verdim" tarzı önerilerle başlanan yol, ciddi sağlık sorunlarıyla sonuçlanabiliyor.
Öte yandan internetten alınan bazı ürünler içeriğinde belirtilmeyen aktif maddeler nedeniyle ilaçlarla etkileşime girerek hayati risk oluşturuyor. Yanlış takviye kullanımı sonucu yaşanan problemlerden bazıları ise karaciğer yetmezliği, kalp problemleri ve metabolik bozukluklar.
Takviye seçiminde mutlaka bireye özel bir yaklaşım olmalı, çünkü sağlık her zaman kişisel bir mesele.
Bu noktada biz diyetisyenlere düşen önemli bir sorumluluk var: Doğru bilgiyi etik çerçevede halka ulaştırmak.“Gıdalar ve beslenme bizim işimiz” diyerek bu konuda halkı bilinçlendirmeye devam etmemiz gerektiğine inanıyorum.
Kadınlar en çok hangi gıda takviyesini kullanıyor? 
Türkiye'de en çok hangi takviyeler tercih ediliyor? Neden?
Türkiye'de en çok tercih edilen gıda takviyeleri arasında özellikle son yıllarda C vitamini, D vitamini, çinko ve omega-3 yağ asitleri bulunuyor. Pandemi sonrası dönemde, bağışıklık sistemini destekleyici bu ürünlere olan talep oldukça arttı.
Kadınlar arasında kolajen, yaşlanma belirtilerini azaltma ve cilt elastikiyetini artırma amacıyla hem ülkemizde hem de dünyada popüler. Bunun dışında biyotin gibi cilt, saç ve tırnak sağlığına yönelik takviyeler de sıkça tercih ediliyor, çünkü estetik kaygılar özellikle de sosyal medyanın etkisiyle bu dönemde de ön planda.
Ayrıca sporcular arasında protein tozları ve amino asitler, kreatin gibi performans artırıcı takviyeler; yaşlılarda ise kalsiyum ve omega-3 öncelikli tercih edilen ürünler arasında yer alıyor.
İnsanlar ihtiyaca göre yönelim gösteriyor, ancak bazen popülerlik de tercihlerde etkili oluyor.
SAHTE ZAYIFLAMA ÜRÜNLERİ KANAYAN YARAMIZ!
Zayıflatma vaadiyle internetten veya sosyal medyadan kontrolsüz şekilde satılan ürünlere karşı neler yapılabilir?
Bu konu bence ülkece kanayan yaramız. Beslenme, diyet, zayıflama konuları popülerliğini koruduğu sürece de olmaya devam edecek gibi gözüküyor.
Üzülerek söylüyorum ki zayıflama takviyelerinin kontrolsüz kullanımı, metabolik bozukluklardan kalp ritim problemlerine kadar birçok sağlık sorununa yol açabiliyor.
Bu ürünlerin kontrolsüz satışı, özellikle internet platformlarında büyük bir sorun. Sosyal medya reklamlarına yönelik daha sıkı denetimler yapılmalı ve bu ürünlerin yanlış tanıtımına karşı caydırıcı yasal yaptırımlar uygulanmalı.
Özellikle "2 haftada 10 kilo verdiren mucize hap" gibi vaatlerde bulunan ürünler çok riskli ve maalesef bu konuda büyük bir denetim açığı var. Devlet denetimleri artırmalı, ürün tanıtımları sadece sağlık profesyonellerine bırakılmalı.
Sosyal medya platformlarının da bu tür kontrolsüz reklamları kısıtlaması gerekiyor. Bunun yanında, orijinallik kontrolü için QR kod sistemi gibi uygulamalar devreye sokulabilir. İnsanlara, bir ürünün hızlı kilo verdirmek gibi vaatlerle mucize yaratamayacağını tekrar tekrar hatırlatmalıyız. Elbette burada tüketicilere de çok büyük sorumluluk düşüyor. Tüketiciler de bilinçli tüketici olmayı seçmek zorunda.
gıda takviyesi ilaç gibi sınıflanmıyor
Takviye gıdalarda ruhsatlandırma yetkisinin Tarım Bakanlığı'nda olması bir sorun mu? Sağlık Bakanlığı'nın sadece melatonin takviyelerine ruhsat vermesi diğer takviye gıdalar için de bu uygulamanın önünü açar mı?
Gıda takviyelerinin ruhsatlandırma süreci Türkiye'de Tarım ve Orman Bakanlığı'nın yetki alanında, bu da takviye ürünlerin "ilaç değil, gıda" olarak sınıflandırılmasına neden oluyor.
Ancak Sağlık Bakanlığı'nın melatonin gibi bazı ürünlere ruhsat vermesi, diğer takviyelerin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği konusunda önemli bir işaret. Özellikle farmakolojik etkiler gösteren ürünlerin sağlık otoritelerince denetlenmesi, güvenlik açısından kritik bir adım olacak diye düşünüyorum.
Bu uygulama genişletilirse, bilimsel çalışmalarla desteklenmeyen ürünlerin piyasada dolaşımı sınırlandırılabilir ve bireylerin sağlığı korunabilir.
Avrupa ve ABD'deki uygulamalar incelendiğinde, sağlık otoritelerinin bu tür ürünlere yönelik daha sıkı regülasyonlar getirdiği görülüyor. Türkiye’de de benzer bir yaklaşım hem tüketici güvenliğini artırır hem de pazardaki sahte veya etkisiz ürünlerin önüne geçebilir.
Çocuklar ve yaşlılar gıda takviyesi kullanmalı mı?
Bilinçsiz tüketim konusunda özellikle çocuklarda ve yaşlılarda nelere dikkat edilmelidir?
Çocuklar ve yaşlılar, bağışıklık sistemleri ve metabolizmaları daha hassas olduğu için gıda takviyesi kullanımında en riskli gruplar arasında yer alıyor. Çocuklarda yüksek dozda alınan vitaminler büyüme ve gelişme üzerinde olumsuz etkilere yol açabiliyor.
Örneğin, fazla alınan A vitamini kemik yapısını olumsuz etkileyebiliyorken, çinko gibi minerallerin gereksiz kullanımı ise bağışıklık sistemi dengesini bozarak enfeksiyonlara karşı korumayı zayıflatıyor.
Yaşlılar için ise durum daha karmaşık. İleri yaşta birçok birey düzenli ilaç kullanıyor ve bu ilaçlar takviyelerle etkileşime girebiliyor. Örneğin, K vitamini takviyesi kan sulandırıcı ilaçların etkisini azaltabiliyor, bu da ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Çocuklar ve yaşlılar için takviye kullanımı mutlaka bir uzman eşliğinde olmalı ve ihtiyaçları doğru analiz edilmeli.
Gıda takviyeleri konusunda bireylerin bilinçlenmesi ve sağlık profesyonellerine danışması hayati önem taşıyor.
Tekrarlamak gerekirse, doğru doz ilacımızken, yanlış doz zehrimiz olabilir. Sağlık profesyonelleri olarak bu alanda daha fazla bilinçlendirme çalışması yapmak ve etik değerler çerçevesinde toplumun doğru bilgiye ulaşmasını sağlamak bizim görevimiz.