Gıda Bülteni Gıda Meğer sirkede de tağşiş yapılıyormuş!

Meğer sirkede de tağşiş yapılıyormuş!

Bal ve zeytinyağıyla aşina olduğumuz gıdadaki tağşiş ve sahtecilik, sirkeye de sıçradı. Gerçek meyve sirkesinin içine maliyeti daha uygun olan beyaz sirkenin karıştırılması ile yapılan tağşişe ek olarak, doğrudan sentetik asetik asitin sulandırılması ile elde edilen sahte ürünler, piyasada sirke diye satılıyor.

3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ

Sirke, sağlık, güzellik, temizlik gibi farklı alanlarda kullanılan bir ürün. Tarih boyunca sindirim, detoks ve çeşitli tedaviler için kullanılan sirke, antioksidan ve mikrop öldürücü etkisiyle biliniyor. Özellikle son yıllarda pek çok kişi sirkenin sağlık etkisinden faydakanmak için suyuna sirke katıyor. Ancak bu oldukça riskli bir seçim olabilir. Çünkü sirke de tağşişe uğrayabilen bir ürün.

Sirkede tağşiş nasıl yapılıyor?

Sirkedeki en büyük iki problemin taklit ve tağşiş olduğuna dikkat çeken Kemal Kükrer Kalite ve Ar-Ge Müdürü Gıda Mühendisi Engin Akçelenk,sirkede nasıl hile yapıldığını şöyle anlattı: 

“Gerçek meyve sirkesinin içine maliyeti daha uygun olan beyaz sirkenin karıştırılması ile yapılan hileye tağşiş, doğrudan doğruya sentetik asetik asitin sulandırılması ile elde edilen sahte ürüne ise taklit diyoruz. Profesyonel laboratuvarlarda uzman personel ve ekipman olmadan bunu kesin olarak ayırt edebilmek maalesef çok mümkün değildir.

Sahte sirke nasıl anlaşılır?

Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, örneğin geleneksel fermantasyon yöntemiyle ürettiğimiz bir elma sirkesini yudumladığınızda sirkenin karakteristik doğal asidik tadında, elma suyunun lezzetini rahatlıkla hissedersiniz. 

Ancak taklit ya da tağşiş olan ürünlerde hem bu tat/aroma hissedilmez, hem de taklit ya da tağşişin boyutuna bağlı olarak boğazda kimyasal sentetik bir yakıcılık hissedilir. 

Aroma ilavesi ile maskelenmeye çalışılan bazı taklit ürünlerde ise yapay bir meyve tadı ve kokusu daha kapağı açar açmaz kendini hissettirir. Tüketicilerimizin taklit ve tağşiş ürünü bu şekilde tat yoluyla bir nebze olsa da ayırt edebilmeleri mümkün.”

Evde yapılan sirke güvenli mi

Engin Akçelenk, evde yapılan sirkelerde yaşanabilecek risklere dair de şunları kaydetti: 

"Sirkenin en doğal halini elde etmek için kontrollü geleneksel üretim süreci, kaliteden taviz vermemek adına çok önemli. Evde yapılan sirkeler ise profesyonel analizler olmadan bu kalitede üretilemiyor. 

Gerçek bir sirke için %0,5'ten az kalıntı alkol ve en az %4 asetik asit oranı gereklidir. Evde tüketicilerimizin yaptığı sirkelerde bu oranı yakalayabilmeleri çok mümkün değildir. Hatta bu oranı tutturamadıkları için yaptıkları sirke şeker de içerdiğinden risklidir çünkü küf oluşumuna ortam hazırlayarak toksik etkiye neden olabilir. Dolayısıyla evde yapılan sirkeler çoğu zaman sirke değil meyve şarabı ya da meyve kokteyli formundadır.”

Tağşiş ihracatı engelliyor

Ajinomoto İstanbul Tedarik Zincirinden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Gıda Mühendisi Berna Portakal ise taklit ve tağşiş nedeniyle Türkiye'nin sirkede ihracat potansiyelini kullanamadığını belirtiyor. 

Portakal, "Taklit ve tağşiş konusunun boyutunu anlatmak için bazı verileri paylaşmak istiyorum. Dünya sirke ihracatı pazarı yaklaşık 1,5 milyar USD değerinde. Türkiye ise 30 milyon USD ihracat ile maalesef ilk 30’da bile yer alamıyor. Oysaki sirke konusunda büyük potansiyeli bulunuyor.  Bunun en büyük sebebi, ülkemizde tağşiş yapan şirketlerin Türkiye’nin sirke ihracatı potansiyelini aşağı çekmesidir."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *