
Zeytinyağında tağşişin geçmişi ilk kurulan medeniyetlere kadar uzanıyor. Milattan önce 4 bin yılında ilk kez Anadolu'da yetiştirilmeye başlanan zeytin, ticarete konu olur olmaz taklit ve tağşiş unsuru olmuş. Zeytinyağı tüccarlarının petrol şeyhi gibi görüldüğü dönemlerde krallıklar ve devletler zeytinyağında sahteciliği önlemek için özel önlemler alırken, İspanya'da yapılan tağşiş, uzun vadede 5 bin kişinin ölümüne yol açmış. İşte zeytinyağındaki tağşişin akademik bir makalede(1) anlatılan öyküsü:

Hem beslenme hem de aydınlanma için zeytinyağı
Zeytinyağı antik toplumlarda beslenme ile kandillerde yakıt şeklinde de kullanılmaktaydı. Tunç çağının sonlarına doğru Doğu Akdeniz’de zeytin yetiştiriliyordu.
Doğu Akdeniz'de sistematik olarak zeytin meyvelerinden zeytinyağı büyük preslerle çıkarılıyordu. Ekron-Filistin'de 2800 yıllık bir zeytin değirmeni bulunmuştur. Bu ahşap değirmenler yılda yaklaşık 500 bin litre zeytinyağı elde edilmesine imkân veriyordu.

Krallığın hazinesi zeytinyağıydı
MÖ 3. binyılda, zeytinyağı satışından elde edilen kazançlar Akdeniz ekonomisinin can damarlarından biriydi. Zeytinyağı, Kuzey Suriye’deki Halep'in eteklerinde bulunan antik şehir devleti Ebla Krallığı’nda (MÖ 2600–2240) hazinenin önemli bir parçasıydı.
Bu ürün Mari, Ugarit ve Girit adası Minos Krallıklarında, kraliyet mahzenlerinde büyük – devasa çömlek küplerde saklanırdı. Ebla ve Girit’te bulunan çivi yazılı tabletlerde zeytin yetiştiriciliği anlatılmaktadır.
MÖ 2000'deki Mısır hanedanları Girit, Suriye ve Kenan'dan zeytinyağı ithal ediyorlardı ve bu yağ ihracatçılar için önemli bir ticaret ve zenginlik kalemiydi. Çünkü aynı zamanda Mısırlılar zeytinyağını kozmetikte ve mumyalamada da kullanıyordu (Mueller, 2012).

Çivi yazılı tabletlerde zeytinyağı tağşişi
Akdeniz coğrafyasının bizlere sunduğu değerli bir ürün olan zeytinyağının taklit ve tağşişi antik çağlara kadar dayanmaktadır. İlginç olan şudur ki, zeytinyağından ve ona yapılan hilelerden bahsedildiği bilinen en eski arkeolojik belgelerin izi; çivi yazılı tabletler olarak bugünkü Suriye’de Halep yakınlarındaki antik şehir devleti Ebla’da (MÖ 24.yy) kraliyet arşivinde ortaya çıkarılmıştır.
Bu antik tabletlerde zeytinyağına hile/ tağşiş yapılmaması [dolandırıcılığı araştırmak] için kral tarafından bir müfettişler [zeytinyağı gözetim ekibini] ekibinin kurulduğu, bu ekibin zeytin yetiştiricilerini ve zeytinyağı üretenleri hileli uygulamaları konusunda kontrol ettikleri yazılıdır.

Zeytinyağına domuz yağı katıyorlarmış
Zeytinyağı Roma İmparatorluğu döneminde de Akdeniz havzasında yaşayanlar için gıda, aydınlatma ve sabun yapımı ile kozmetik kullanımlar açısından en önemli ticari ürünlerden biriydi. O dönemin zeytinyağı tüccarlarını günümüzün petrol şeyhlerine benzeten yazar Mueller, İber yarımadasından gelen ucuz zeytinyağlarına, domuz yağı ilavesi ile koku için bazı aromatik bitkilerin eklenmesiyle tağşiş ve hile yapıldığının Romalı yazarlarca kaydedildiğini ifade etmiştir.

Romalılar zeytinyağı mührü yapmış
Romalıların da tağşiş ile mücadele ettiğini ve bunu en aza indirmek için çok sıkı tedbirler uyguladıklarını yazmaktadır. İtalya'nın Monte Testaccio'sunda keşfedilen yağ amforalarında yapılan arkeolojik incelemelerde; çıkış için anforalar üzerinde üretilen: ürünün geldiği yöre [çiftlik-pres], nakliyeci tüccarların adlarının yazıldığını ve ayrıca bunu onaylayan imparatorluk yetkilisine ilişkin
ayrıntılı damgaların olduğu ve varış yerin de de bunların doğruluğunun kontrol edildiği tespit edilmiştir.
Yazara göre; antik Romalılar, dolandırıcılıkla mücadele önlemlerinde görünüşte, 21. yüzyılda olduğumuzdan daha kapsamlı ve etkiliydi (Mueller, 2012).

Gerçek zeytinyağını anlamak için ateşe maruz bırakırlarmış
Orta çağ İslam dünyasında zeytinyağının tağşişinde en çok kullanılan bitkisel yağ aspir ve keten (kenevir ve kendir) yağıdır. Muhtemel hilenin/tağşişin/ bozulmanın anlaşılması için, şüpheli yağ bir kapta ateşe maruz bırakılır boğucu bir duman çıkması halinde tağşişli veya bozulmuş olduğuna hükmedilirdi.
Zeytinyağının taze veya saf olduğuna kanaat getirmek için standart uygulama şüpheli yağın kandilde yakılıp yoğun duman /is çıkması halinde yağdaki hile anlaşılırdı. Ayrıca, bir hacim ölçüsü olan Mısır Rıtlı ile ölçtürülmesi istenirdi.

Zeytinyağını belediye başkanları denetlermiş
Akdeniz havzası Orta çağ İslam şehirlerinde (Kahire, Şam ve Endülüs şehirleri gibi) en çok üretilen/tüketilen bitkisel yağ zeytinyağı olup bunun kontrolü her bakımdan (ticaret ve halk sağlığı) önem taşımaktaydı.
Bu işler dönemin çeşitli İslam devletlerinin (Abbasiler, Endülüs, Selçuklular, Eyyubiler, Memlüklüler gibi) resmi olarak görevlendirdiği ve her bakımdan yetkilendirdiği çok özel ve seçkin kişiler olmasına özen gösterilen muhtesipler (bir nevi belediye başkanı veya özel kadılar da olabilir) tarafından gerçekleştirilirdi (Bakır, 2000) .
Tağşiş terazisi yapılmış
Ortaçağ Müslümanları yağlarda (zeytinyağları da olmak üzere) tağşişleri belirlemek için çok yüksek sıcaklığa ısıya çıkarmak için birçok türde fırınlar kullanmak gibi teknikler ile üstünde yüzen, spesifik
ağırlık sayesinde incelenecek maddenin niteliğini açıklamaya yarayan beş kefeli teraziler kullanmışlardır.
Onların ayrıca hayrete değer bir incelikle hazırlanmış ve üzerlerinde birçok basit veya bileşik maddenin spesifik ağırlıklarını yazan tabloları vardı. Ağırlıkları karşılaştırmak suretiyle, çeşitli hayvansal yağları ve şeker türlerini ve hatta Amu-Derya suyunu Nil suyundan, özellikle de susam yağını, zeytinyağından vb. ayırırlardı (Mazaheri, 1972).

200 yıl önce de Ayvalık'ta sahtecilik
Osmanlı dönemine (Sultan Abdülhamid II) ait belgede, Ayvalık’tan İstanbul’a satılan zeytinyağlarına pamuk yağı tağşişine dair şikâyetler ve bunların resmi bir şekilde incelenmesi talebi bulunmakadır. Belgenin metin olarak latinize halini veren yazar bu hususta şu anekdotu paylaşmaktadır: 1887 yılında Osmanlı’da “Tağşiş”in belgesi var olması çok önemlidir. Bunun esas önemi, o yıllarda
Osmanlı’daki laboratuvar ve teknik bilgi olarak ciddi bir gıda kontrolü yapıyor olmasıdır. Ve bunun şimdiye kadar bilim insanları tarafından paylaşılan ilk belge özelliği taşıyor olması da dikkate değer başka bir bulgu (Eryılmaz, 2020).
Avrupa ve ABD ile Avustralya’da da natürel zeytinyağının tağşişi, haşhaş (Papaver somniferum, Papaveraceae) tohumları, yer fıstığı, susam (Sesamum indicum, Pedaliaceae) tohumları veya Avrupa kayını (Fagus sylvatica, Fagaceae) fıstıklarından elde edilen yağlarla ikame edilmesi yöntemleriyle yaapılıyormuş.

Zeytinyağında tağşiş 5 bin kişiyi öldürmüş
Natürel zeytinyağına yapılan en önemli ve uluslararası kayıtlara geçen tağşiş olayı Toksik Yağ Sendromu (Toxic Oil Syndrome) olarak bilinen bir vaka olup, 1981 yılında İspanya’da gerçekleşmiştir. Bu olayda yüksek erüsik asit içeren kolza yağı ile tağşişli ticari zeytinyağları İspanya içinde satışa sunulmuş olup, bu yağların tüketimi ile yaklaşık 20.000 kişinin etkilendiği ve sonuç itibarı ile de ilk etapta 300 (600) kişi – uzun yıllar içinde de toplam 5000 kişinin hayatını kaybettiği bildirilmektedir.
Natürel zeytinyağlarında tarihi açıdan bilinen en tehlikeli ve olumsuz durumları içine alan tağşiş olayı budur. Bu olaydan dolayı, İspanya’nın ülke olarak zeytinyağı ihracatı çok uzun yıllar
sekteye uğramış olduğu bilinmektedir.

1991 ‘de Türkiye’den (Ordu) alınan birkaç yüz ton rafine fındık yağının (Yunanistan orijinli) zeytinyağı adı altında İtalya’ya satıldığını, 2018 yılında ünlü bir İspanyol markasının ABD’ye kanola tağşişli zeytinyağı ihraç ettiğini ve 2018’de de Deoleo'nun, Bertolli zeytinyağını İtalyan yağı adı altında (Fas,
Tunus, Yunanistan ve Türkiye yağları ile paçallaması) ABD’ye İtalyan yağı adı altında satılması zeytinyağlarında orijin karmaşasına bağlı olarak hile olayının önemli örnekleridir.