Wageningen Gıda Güvenliği Araştırmaları'nda proje yöneticisi olan Prof. Dr. Ine van der Fels-Klerx, tarafından yürütülen çalışmada, bitkisel, hayvansal ve yenilikçi protein kaynakları olan mikroalgler gibi çeşitli protein türleri ele alındı.
Özellikle, son yıllarda popülerlik kazanan Spirulina ve Chlorella vulgaris gibi mikroalglerin, yüksek protein içeriği ve çevre dostu özellikleri nedeniyle alternatif protein kaynağı olarak öne çıktığı belirtildi. Ancak, bu tür yeni protein kaynaklarının tüketimiyle ilgili olası toksikolojik ve alerjik risklerin de göz ardı edilmemesi gerektiği vurgulandı.
Genetik ve çevresel faktörler etkili oluyor
Araştırma sonuçlarına göre, genetik modifikasyonlar ve çevresel faktörler, protein kaynaklarının toksik veya alerjik etkilerinde önemli rol oynayabiliyor. Bu nedenle, yeni protein kaynaklarının piyasaya sunulmadan önce kapsamlı toksikolojik ve alerjik testlerden geçirilmesi gerektiği ifade edildi.
Wageningen Üniversitesi’ndeki bu çalışma, gıda güvenliği ve halk sağlığı açısından büyük önem taşımakla birlikte alternatif protein kaynaları olan Spirulina ve Chlorella vulgaris mikroalgler piyasada takviye olarak satışı yapılan ürünler.
Araştırmacılar, tüketicilerin farklı protein kaynakları hakkında bilinçlenmesi ve potansiyel riskler konusunda farkındalık kazanması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, gıda endüstrisinin de yeni ürünleri piyasaya sürerken kapsamlı risk değerlendirmeleri yapmasının önemine dikkat çekiliyor.