Oksijen Gazetesi, İstanbul'daki semt pazarlarında satılan sebze ve meyvelerin pestisit yükünü araştırdı.
Hangi tarım ürünleri pestisit içeriyor?
Bakırköy, Beşiktaş, Kadıköy ve Pendik'teki semt pazarları ile Feriköy'deki Buğday Ekolojik Derneği'ne bağlı ekolojik pazardan biber, domates ve portakal satın alan gazete, ürünleri Tarım ve Orman Bakanlığı'nca akredite bir laboratuvara analiz ettirdi.
Organik pazarda tarım zehri çıkmadı
Gazetenin yayınladığı pestisit analiz sonuçlarına göre, 3 çeşit tarım ürününden analize gönderilen 15 numunenin hiçbirinde, Türk Gıda Kodeksi Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Yönetmeliği'yle belirlenen tolere edilebilir limiti aşan, tarım zehri saptanmadı. Feriköy'deki Buğday Ekolojik Derneği'ne bağlı ekolojik pazardan biber, domates ve portakalda, eser miktarda bile pestisit bulunmadı.
Kış domatesinden 9 tarım zehri çıktı
Tüm sonuçlar, semt pazarlarında satılan 3 çeşit tarım ürününün güvenli olduğunu ortaya koyarken, Antalya Serik'ten gelen ve Pendik'teki semt pazarında satılan domateste ise, 9 farklı tarım zehrinin bulunduğu anlaşıldı. Bir tarım ürününde birden fazla pestisit saptanması, pestisit kokteyli olarak anılıyor ve pestisitlerin sağlığa toplam etkisinin ciddi bir risk oluşturduğu belirtiliyor.
Pestisit kokteyli nedir?
Pestisit kokteyli, tarımsal ürüne birden fazla tarım kimyasalının ayrı ayrı ya da karıştırılarak uygulanması sonrası o üründe birden fazla zehirli kimyasal kalıntısının oluşması anlamına geliyor.
Pestisit kokteyllerinin zararları neler?
Günümüzde yapılan denetimler ve bilimsel araştırmalar, artık tarımsal ürün yetiştiriciliğinde sıklıkla birden fazla pestiisit kullanıldığını gösteriyor. Birden fazla tarım zehri kalıntısının üründe yer alması da daha yüksek zehir etkisi ile sonuçlanan sinerjik etkileşimlere yol açıyor.
Pestisit kokteyllerinin, ayrı ayrı kimyasal maddelerden çok daha zararlı olabileceğini gösteren kanıtlar da artıyor. İnsan hücre ve dokuları üzerinde yürütülen bazı araştırmalar, pestisitlerin bileşik etkilerinin kanserli hücre oluşumuna yol açabileceğini, metabolizma, büyüme ve gelişme, doku işlevi, cinsel işlevler ve üreme gibi çeşitli fonksiyonları düzenleyen hormonları üreten endokrin sistemini bozabileceğini vurguluyor.
